19 Haziran 2010 Cumartesi

MÜFETTİŞLER KÖYÜ


 Zafer KARAKULAK




Müfettişler Köyü/Devrek/Zonguldak







2010 yılının Şubat ayında teftiş için gittiğim Devrek’te bir sürpriz ile karşılaştım. 32 yıldır fiilen yerine getirdiğim müfettişlikte Türkiye’nin Edirne’den Hakkari’ye, Kars’tan Muğla’ya kadar bir çok ilçeyi, köyü gördüm, ama, bir müfettiş olarak Müfettişler Köyü adını da ilk kez duydum. Heyecanımı yenemedin, ilk fırsatta o köyü ziyarette bulundum.

Adını bir mesleği yerine getiren kişilerden alan bu köy Devrek’e ise 15 km uzaklıkta bulunuyor. 2000 yılı sayımına göre köyün nüfusu 509. Nüfusun bir bölümü Avrupa’da çalışıyor. Zonguldak iline 70 km uzaklıktaki bu köy halkı geçimini hayvancılık ve tarımla sağlıyor. Anadolu’da çoğu köyün aksine içme suyu şebekesi ve köy kanalizasyonu şebekesine de sahip bulunuyor.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Romanya'nın Brailla bölgesinde, Osmanlı ordusuna bağlı askerî müfettiş olarak çalışan aile varmış, bu aile, bölgenin kaybedilmesi ile birlikte İstanbul'a geri çağrılmış. Askeri müfettiş ailesi bugün Müfettişler Köyü olarak bilinen bölgeye yerleştirilmiş. Köyde müfettişlerin oturmaları sonucunda da yörede köyün adı da Müfettişler Köyü olarak kalmış. Askeri müfettiş ailesinin, yani bu köyün kurucularının Brailla'ya, gelmeden önce Kırım ve Taşkent'ten geçen Türkmenler olduğu biliniyor. 21 Haziran 1934'te çıkarılan 2525 sayılı Soyadı Kanunu ile bu aile soyisimlerini Müfettişoğlu ve İnceleme olarak tercih etmişlerdir.
Müfettişler Köyü’nün ilk evinin taş kitabesinde köye ilk yerleşimin 1215 (sene cemaziyelevvel) olduğu yer almıştır.

Ömür Çelikdönmez'in tarih araştırmalarında Müfettişler Köyü ile ilgili olarak şu bilgiler yer almaktadır:


“Aile Taşkent kökenlidir. Aileye ismini veren kişi, I.Abdülhamit döneminde (1774-1789) Osmanlı -Rus sınırında Romanya'da uç beyidir. Bir başka rivayette ise, Osmanlı-Rus savaşında, ailenin bütün bireyleri öldürülür, sağ kalan tek çocuk ise İstanbul'a getirilir ve eğitiminden sonra, padişah tarafından Müfettiş olarak görevlendirilir. Günümüzde Müfettişoğlu olarak bilinen sülale, bu çocuğun neslinden çoğalmıştır. Devrek'e yerleşen İlk isim Abdullah ismini taşımaktadır. Abdullah'ın Ali ve Ahmet isminde iki oğlu vardır. Abdullah oğlu Ahmet'in ise Tahir ve İsmail adında iki oğlu, Nazife isminde kızı vardır. Nazife hanım Devrek'te belediye başkanlığı yapan Romonoslu (Dedeoğlu) Hacı Lüftü Ağa'nın ikinci eşidir. Lütfü Ağa ile 20.09.1917'de evlenmiştir. Araştırmaya konu olan, Müfettiş zade Tahir, Ahmet'in oğludur.
Tahir Beyle ilgili olarak anlatılanlar, çok uzun boylu ve şişman olduğu, aşırı yemek düşkünü olduğu, ata bindiğinde ayaklarının yere değdiği şeklindedir. Kendisi için özel atlar alındığı söylenmektedir. Ailesinde halen; neredeyse 4-5 yaşlarında bir çocuğu içine alacak büyüklükteki çizmeleri muhafaza edilmektedir.
1889 Tarihli Kastamonu Salnamesinde; Devrek İlçesinin idari yönetiminde İlçe Naibi; Mehmet Arif Efendi, Mal Müdürü: Ethem Bedrettin Efendi, Tapu Kâtibi: Mehmet Efendi, Telgraf Posta Müdürü: Kadir Efendi'nin vazifeli olduğu görülmektedir. İdare Meclis Başkanı: Hacı Ahmet Ağa, İdari Meclis azaları ise; Hacı Abdi Ağa, Hacı İbrahim Ağa, Tahir Ağa (Müfettişoğlu), Kadir Bey ve Nusret Ağa'dan oluşmaktadır.[1]
Müfettişzade Tahir'in idare meclis azalığı sırasında görevini kötüye kullandığı ve Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit muhalifi olduğuna dair Jurnalin saraya ulaşması üzerine Devrek'ten Trabzon'a sürgün edilmiştir. Kendisini şikâyet edenler arasında; kayınbiraderi Devrek mahkemesi Sorgu Hâkimi (Mustandık) Hüseyin Hüsnü Bey, Tekfur ve Ohan Efendiler bulunmaktadır. Hüseyin Hüsnü Bey; Hüseyin Çavuşoğlu köyündendir. Tahir Bey'in aşar yolsuzluğu ve Devrek Hükümet Konağı'nda meydana gelen yangınla itham edildiği sanılmaktadır. Devrek Kaymakamı Bekir Kamil Efendi'nin de işin içinde olması söz konusudur. Nitekim 23.03.1890 Pazar günü Devrek ilçe merkezinde bulunan Hükümet Konağı ve çevresinde bulunan binalar yangınla tahrip olmuştur. Yangının çıkış sebebi ve yol açtığı zararın tespiti için soruşturma başlatılmıştır. Bekir Kamil Efendi'nin aşar ihalesinde yolsuzlukla suçlandığı anlaşılmaktadır. Hasan Çavuşzade Hüseyin Hüsnü Efendi'nin (Müfettişzade Tahir Bey'in kayınbiraderi) kaymakamın yolsuzluğu ve yasalara aykırı davranışlarından dolayı şikâyetçi olduğu görülmektedir. Yangın sırasında Hükümet konağında bulunan evrakların zarar gördüğü belirlenmiştir. Bolu'nun Hamidiye Kazası Kaymakamı Bekir Kamil Efendi'nin kötü halleri ve irtikâbından dolayı işten el çektirilerek hakkında tahkikat yapılması gündeme gelmiştir.
Osmanlı Arşiv belgelerinde, Tahir Bey'in Hamidiye (Devrek) kazası Meclis azası olduğu, hakkında yapılan şikâyet üzerine, Hamdi Paşa ve Miralay Ahmet Bey'in şikâyet konusunu tahkik etmekle görevlendirildikleri belirtilmektedir. Tahkikat sonucunda; Tahir Bey'in suçlu olduğu değerlendirilmiş ve Trabzon Asker Teftiş Komisyonunda yargılanması istenmiştir. Bunun üzerine Tahir Bey; yargılanacağı Trabzon'da beş yıla yakın menfi yani sürgün hayatı yaşamıştır. Konuyla ilgili 28.03.1892 Pazartesi tarihli Arşiv belgesinin içeriği şu şekildedir; "Bolu'nun Hamidiye kazası idare meclisi azasından Tahir Bey hakkında yapılan şikâyet üzerine, azadan Hamdi Paşa ile Miralay Ahmed Bey'e yaptırılan tahkikat evvelce arz edilmiş olduğundan Tahir Bey'in Trabzon'da muhakemesi hakkında Teftiş-i Askeri Komisyonu'nun istizanı." [2]
Daha sonra yapılan mahkemesinde suçsuzluğuna kanaat getirilmiş, ancak Memleketine dönmek için yaptığı başvuru, Bakanlığın Trabzon'da ikametinin zorunlu olduğuna dair kararı gerekçe gösterilerek kabul edilmemiştir. 06.04.1894 Cuma tarihli arşive belgesinden anlaşıldığı üzere, ailesi mahkemesinin beraatla sonuçlanmasına rağmen, Trabzon'da zorunlu ikameti devam eden Müfettişzade Tahir'in, Devrek'e dönmesi için girişimlerde bulunmuştur. Ailenin bu talebi Trabzon adli makamları tarafından Kastamonu Valiliğine bildirilmiştir. Konuyla ilgili belge metni şöyledir; "Ailesi tarafından memleketine geri iadesi istenilen ve mahkeme sonucu Trabzon'da kalması kararlaştırılan Hamidiye kazası ahalisinden Müfettişzade Tahir Bey'in durumunun Kastamonu Vilayeti'ne bildirildiği." [3]
Kastamonu Valiliğinden gelen 09.09.1984 Pazar tarihli cevabi yazıda; "Hamidiye (Bolu) Kazası İdare Meclisi üyesi iken uygunsuz davranışları sebebiyle işten el çektirilip mahkeme olunması üzerine Trabzon'a gönderilen Trabzon vilayeti Meclis-i İdaresince yapılan mahkeme sonucu beraat eden ve memleketine dönmek için müracaatta bulunan Balaniçeli (Devrek ilçesine bağlı Boncukoğlu/ Boncuklar köyü) Tahir Bey'in zorunlu olarak Trabzon'da ikametinin Dâhiliye Nezaretinin emri gereği olduğu." belirtilmiştir. [4]
20 Nisan 1891 tarihli bir mektubundan, Tahir Bey'in 1891'de Trabzon'da bulunduğu anlaşılmaktadır. [5] Mektubun yazıldığı tarihte Devrek Kaymakam vekilinin Osman Bey olduğuna dair, mektupta bir bilgi notu yer almaktadır. Yine mektup metninde yer alan ifadelerden, akrabalarından Hacı Ahmet Ağa'nın (Hacı Alizade) Dersaadet'e yani İstanbul'a Tahir Beyin durumunu görüşmek üzere gittiği ortaya çıkmaktadır. Mektupta selam gönderilen isimler arasında, Devrek Ermenilerinden, Nişan Efendi, Hacı Arakil Efendi (Devrek Ziraat Bankası Sandığı Azası), İstifan Ağa, Tekfur Efendi ile Ohan Efendi'nin isimleri dikkat çekmektedir. Müfettişoğlu ailesi, Tahir Beyi şikâyet edenlerle hesaplaşma içerisine girmiş, bunlardan Ohan Efendi, Ermeni ayrılıkçılara yardım ettiği gerekçesiyle tutuklanmıştır. Bu soruşturma çerçevesinde tutuklanan, Devrek Mahkemesi azalarından Ohan Efendi'nin, Bir iftira sonucunda tutuklandıklarını ve mahkemelerinin geciktirildiğinden bahisle bazı talepleri olmuştur.[6] Ancak bu talepleri incelenmiş ve haksız oldukları, suçlarının sabit görüldüğü ortaya çıkmıştır. Konuyla ilgili 04.04.1895 Perşembe tarihli arşiv belgesinde, "Garaz sebebiyle aleyhlerinde vuku bulan iddiadan dolayı yapılan mahkemede beraat ettikleri halde sebebsiz yere tutulduklarından bahisle mahkemelerinin Dersaadet'e naklini isteyen Hamidiye Mahkemesi üyesi Ohan Efendi ve arkadaşlarının söylediklerinin aksine emniyet-i dâhiliyeyi ihlalden suçlu bulunarak kalebendliğe mahkûm oldukları bildirilmiştir." [7] Çünkü Ohan Efendi'nin Ermeni ayrılıkçılarla işbirliği içinde olduğu ortaya çıkmıştır. Hamidiye Kazası'ndan bazı Ermeni müfsitlerin sorgusu sırasında alınan bilgiler sonucunda Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye talebesinden Hakik'in evinde yapılan aramada bulunan muzır kitap vesaire hakkında muameleye başlanılmıştır. Bu soruşturma çerçevesinde Devrek (Hamidiye) Mahkemesi azası Ohan Efendi ve arkadaşlarının tutuklanması söz konusu olmuştur.
Tahir Bey; Trabzon'da bulunduğu süre içinde Hanım isminde bir bayanla evlenmiştir. Bu evliliğinden çocuğu olmamıştır. Tahir Bey'in ölümünden sonra Trabzonlu hanımı Trabzon'a geri dönmüştür. Tahir bey'in kızı Naciye Hanım; Hacı Alilerden (Ulusoy)İpek Muhittin'le evlenmiştir. Tahir Bey'in Hacı İbrahim isminde bir oğlu vardır. Tahir Bey aşırı şişmanlıktan genç sayılabilecek bir yaşta ölmüştür. Müfettişler köyü aile mezarlığında bulunan mezar taşının, ölüm tarihi bulunan kısmı, betonla kaplı olduğu için okunamamıştır. Ancak merhum Ulvi Müfettişoğlu'nun; Araştırmacı/Yazar/Eğitimci Saffet Can'a yazdığı, 23.05.1995 tarihli mektupta; Tahir Bey'in 1898'de 46 yaşında öldüğü belirtilmektedir. [8]
Tahir Bey'in mezar taşı yani şahidesinde yer alan yazı şu şekildedir:
"El çekip cümleden ettim Bekayı Rahleti
Terk edip kirveyi malı mülkü devleti
Kim gelip kabrime ziyaret eyleye ihvanın
Okusunlar ruhum için Gulhuvallah ayeti
Hamidiye eşrafı ve hanedanından
Müfettiş zade… Tahir Bey
Ruhuna Fatiha"
12.11.1901 Salı günü 43 yaşında vefat eden Kardeşi İsmail Bey'in, yine aynı mezarlıkta bulunan kabrinde, aynı ifadelerle karşılaşılmaktadır. Bu mezar taşı, bir öncekine nazaran daha kolay okunabilmekte ve ölüm tarihi görülebilmektedir:
"Hüvelbaki
El çekip cümleden ettim bekayı rahleti
Terk edip kirveyi malı mülkü devleti
Kim gelip kabrime ziyaret eyleyen ihvanın
Okusunlar ruhum için Gulhuvallahi ayeti
Hamidiye kazası eşrafı/hanedanından
Müfettişzade
İsmail Beyin ruhuna Fatiha
Rumi 1317 20Teşrini sani / 1319 1 Şevval" [9]”
---------------------------------------------------------------------------------
[1] Sefer Köse, Devrek Çomu ve Başlar Karyesi, Birlik yay, Devrek 2006, shf 9
[2] Osmanlı Arşiv Katalogları,Tarih: 29/Ş /1309 (Hicrî), Dosya No:60,Gömlek No:105,Fon Kodu: Y..MTV.
[3] Tarih: 29/N /1311 (Hicrî) Dosya No:221 Gömlek No:59 Fon Kodu: DH. MKT.
[4] Tarih: 09/Ra/1312 (Hicrî), Dosya No:280 Gömlek No:50 Fon Kodu: DH. MKT.
[5] Mektubun Osmanlıca nüshası ve günümüz Türkçesi'ne kazandırılmış son şekli bende mevcuttur.
[6] Osmanlı Ar. Kat., Tarih: 25/Ca/1312 (Hicrî) Dosya No:656 Gömlek No:1 Fon Kodu: A.}MKT. MHM.
[7] Tarih: 08/L /1312 (Hicrî) Dosya No: 358 Gömlek No:47 Fon Kodu: DH. MKT.
[8] Mektubun aslı Sayın Saffet Can'da diğer kopyaları ise, Vedat Müfettişoğlu ve bende mevcuttur.
[9] Kitabeler; Devrek İHL Meslek Dersleri öğretmeni Sayın Âdem Bican tarafından okunmuştur.

4 yorum:

  1. blogunuz sayesinde kendi köyümün geçmişini öğrenebildim ve hayretler içerisindeyim. teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. www.mufettislerkoyu.net 2008 yılından itibaren hizmet vermektedir.
      Bu makalenin yayınlanmasını da sitemizde yayınlamıştım.Teşekkürler Sayın Fazlı Köksal

      Sil
  2. Bende Müfettişoğlu torunların dan olup.bu bilgileri dedim bize anlatırdı. Soru edilen mektup asli bizim ailemize bulunmaktadır. Ayrıca cizmelerde orjinal halinde bulunmaktadır.

    YanıtlaSil
  3. Tahir Bey'in kızı Naciye'nin torunuyum.

    YanıtlaSil